Suriye'de dün yaşanan gelişmelerin bir umut ışığı olduğunu ifade eden Fidan, "Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası aktörlerin Suriye halkına el uzatıp kapsayıcı bir yönetimin oluşturulmasına destek vermesini bekliyoruz." diye konuştu.
Fidan, Suriye'de kalıcı çözüm ile barış ve istikrarın ancak ulusal uzlaşıyla sağlanabileceğinin en başından beri dile getirildiğinin altını çizdi.
Bütün gayretlere ve fırsatlara rağmen Esed rejiminin halkıyla barışma yoluna gitmediğini hatırlatan Fidan, "Suriye'de yeni bir dönem başlamıştır, artık ileriye odaklanmak gerekmektedir." ifadesini kullandı.
Bakan Fidan, "Bundan sonraki süreçte, farklı etnik ve dini grupların kapsayıcı bir yönetim anlayışı ve barış içerisinde yaşadığı bir Suriye'yi arzu ediyoruz. Komşularıyla iyi ilişkilere sahip olacak, bölgesine barış ve istikrar katacak yeni bir Suriye görmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulunarak, Türkiye'nin bu amaçla gereken desteği vermeye hazır olduğunu belirtti.
"Türkiye, Şam'da açılan yeni sayfada da yanlarında olacak"
Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması ve ülkenin yeniden imarı için çalışmalarını sürdüreceklerini bildiren Fidan, "Zor günlerinde Suriyeli kardeşlerine el uzatmış Türkiye, Şam'da açılan yeni sayfada da yanlarında olacaktır." dedi.
Bakan Fidan, Suriye halkının da bu altın fırsatı iyi değerlendireceğine inandıklarını kaydederek, "DEAŞ ve PKK'nın mevcut durumdan fayda sağlanmasının önlenmesi Suriye'yi terörizm için güvenli liman olmaktan çıkartacaktır. Bunun için de her türlü çalışmamıza kararlılıkla devam edeceğiz." diye konuştu.
Suriye'nin diplomasinin ne kadar uzun soluklu ve sabır gerektiren bir iş olduğunu bir kez daha gösterdiğini kaydeden Fidan, Türkiye'nin 13 yıldır yılmadan gerek ikili ilişkilerde gerekse çoklu platformlarda doğru bildiğini savunduğunu belirtti.
Hakan Fidan, herkes Suriyelileri terk ederken Türkiye'nin onların yanlarında durduğunu hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü iradesinin umudunu kaybeden Suriyeliler için umut ışığı olmaya devam ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin adaletin, bölgesel barışın ve istikrarın tecellisi için her türlü güçlüğü omuzladığına işaret eden Fidan, "Diplomatik hamlelerimizi yaparken sadece kendi milli güvenliğimiz ve huzurumuz için değil, bölgemiz için huzur ve refah istediğimizi de samimiyetle gösterdik." şeklinde konuştu.
15. Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle büyükelçilerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu söyleyen Fidan, "Her biriniz dünyanın dört bir yanında devletimizi temsil ediyor, bayrağımızı dalgalandırıyorsunuz, özveriyle çalışıyorsunuz." ifadesini kullandı.
Fidan, konferansın bu yılki temasının "Türkiye'nin diplomasi hamleleri ve küresel yansımaları" olarak belirlendiğine ve konferans içeriğinin zengin olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Dış ilişkilerimizin boyutlarını teşkil eden, savunma, güvenlik, istihbarat, ekonomi, finans, bağlantısallık, sanayi, ulaştırma, adalet, iletişim, çevre, enerji, göç ve kültür gibi alanları kapsayan panellere geniş yer ayırdık. Ayrıca, akademik bir gün düzenleyerek dış ilişkilerde teoriyle pratiği bir araya getirmeyi hedefledik."
Fidan, dış ilişkilerinin önemli bir ayağının da "ekonomi" ve "ticaret" olduğunu vurgulayarak, büyükelçilerin yeni pazarlarda yeni iş fırsatları sağlama, yatırımları teşvik etme, Türkiye'nin ekonomik gücünü diğer ülkelere tanıtma gibi oldukça önemli aktivitelerle meşgul olduğunu belirtti.
Bu nedenle Türk iş insanlarının yurt dışındaki problemlerine çözüm bulmanın bakanlığın önemli görev alanlarından biri olduğunun altını çizen Fidan, "Bu düşünceyle konferansımızda, DEİK İş Konseyleri ile büyükelçilerimizin istişarede bulunabilecekleri yuvarlak masa toplantıları organize ettik." diye konuştu.
Fidan, konferansın önemli bir bölümünde bu yıl ve geleceğe ilişkin değerlendirmelerin yapılacağını, bölgesel ve tematik oturumlarda çok boyutlu Türk dış politikasının da ele alınacağını anlattı.
Konferans kapsamında, uluslararası alanda etkinliği giderek artan Türkiye'nin küresel sistem içerisindeki rolünü daha da güçlendirmeye yönelik çalışmaların bir kez daha gözden geçirileceğine ve görüş alışverişlerinde bulunulacağına değinen Fidan, şunları kaydetti:
"Uluslararası sistemin içerisinde bulunduğu durumu doğru okumak, daha isabetli analiz yapmak ve doğru politikalar üretmek olmazsa olmazımızdır. Günümüzde iç içe geçmiş tehditler, birbirini besleyen çatışmalar, terörizm, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, iklim krizi ve siber tehditler gibi muhtelif sınamalarla karşı karşıyayız."
Fidan, uluslararası kuruluşların söz konusu sorunlara çözüm üretmede yetersiz kalmasının küresel ortamdaki karmaşıklığı ve belirsizliği de giderek artırdığına, bu belirsizliklerin kutuplaşmanın derinleşmesine ve büyük güçler arasında rekabetin artmasına yol açtığına işaret etti.
Bu durumun bölgesel ve küresel gerilimleri daha da tehlikeli boyutlara taşıdığının altını çizen Fidan, ülkelerin bu nedenle savunma sanayilerini güçlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda enerji, altyapı ve tedarik zincirlerinin güvenliği gibi alanlardaki yatırımlarını daha da artırdığını anlattı.
Fidan, "Bu gelişmeler çok taraflılığın ve kurallara dayalı uluslararası sistemin erozyona uğramasının bir tezahürüdür." diyerek, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan yönetişim sisteminin bugünün sorunlarına çare olamadığını söyledi.
Birleşmiş Milletlerin reform ihtiyacı
Bakan Fidan, İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü ve bugüne dek 44 binden fazla Filistinlinin hayatına mal olan soykırıma, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin "dur" diyememesinin küresel yönetişim krizini ve BM'nin reform ihtiyacını açıkça ortaya koyduğunu vurguladı.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Doğu-Batı savaşına dönme riski taşıdığına dikkati çeken Fidan, savaşın karşılıklı atılan adımlarla daha da tırmandığının altını çizdi.
Söz konusu savaşın binlerce insanın hayatına mal olduğunu ve beraberinde küresel enflasyon, ekonomik durgunluk ve gıda güvenliği sorununu getirdiğini anlatan Fidan, şöyle devam etti:
"Dış politikamızı köklü devlet geleneğimiz ile insani değerlerimiz ışığında yürütüyor, dünyanın her bölgesinde ülkemizin çıkarları ve bekası için çalışıyoruz. Ülkemizi her alanda daha etkin ve güçlü kılmayı hedefleyen vizyonumuz, siz büyükelçilerimizin değerli katkılarıyla sahada çok şükür ilerlemektedir. 360 derece perspektifiyle izlediğimiz bu politika Türkiye eksenli bağımsız ve milli bir nitelik arz etmektedir. Bugün de uluslararası sistemin içinde bulunduğu krizler ve çatışmalar sarmalında, yeni fikirleri ve kavramları, alternatif rotaları, çözüm yollarını, dolayısıyla umut ışığını ortaya koyan bir Türk hariciyesiyiz."
Fidan, dış politikanın çok yönlü ilerlediğine ve daima evrildiğine işaret ederek, Türkiye'nin bütüncül ve kapsayıcı bir strateji izlediğini kaydetti.
Bakan Fidan, dünyada krizlerle mücadele edilirken ortaya çıkan fırsatları da eş zamanlı olarak değerlendirmenin başarılı bir dış politikanın olmazsa olmazı olduğunu söyleyerek, "Bu yöndeki refleks ve kabiliyetlerinizi daha da geliştirmeye önem atfetmekteyiz. Günümüzde hızla gelişen teknolojiyi çalışmalarımıza yansıtmak, bakanlığımızı daha ileri noktalara taşıyacaktır." şeklinde konuştu.
Çığır açan teknolojilerdeki gelişmelerin dış politikaya yansımalarının takip edildiğini söyleyen Fidan, "Vizyonumuzu ve kurumsal kapasitemizi çağın gerekliliklerine göre adapte etmekteyiz." dedi.
İsrail'in Gazze'deki soykırımına karşı Türkiye'nin öncü rolü
İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırıma karşı bölgesel garantörlük teklifiyle iki devletli çözüm temelinde sorunun çözülmesi gerektiğini ilk günden itibaren vurguladıklarını aktaran Fidan, İsrail'le ticareti durdurduklarını, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla devlet tarafından tanınmasını sağlayan ve İsrail'e silah satışlarının durdurulması için uluslararası girişimlerde bulunduklarını hatırlattı.
Fidan, Uluslararası Adalet Divanındaki davalara müdahil olduklarını da anımsatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Filistin Temas Grubu'nun kurulmasına öncülük ettiklerini ve bu grupla çeşitli ülkelerde girişimlerde bulunduklarını anlattı.
Ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve Filistin'in devlet olarak tanınması için yoğun bir diplomasi mesaisi yaptıklarını söyleyen Fidan, "Bu temasların da etkisiyle bir yıl önce ateşkesi zikretmekten dahi çekinen birçok ülkenin, özellikle Batı'daki ülkelerin, bugün ateşkes ve iki devletli çözüm savunucusuna dönüştüklerini memnuniyetle görmekteyiz." ifadesini kullandı.
Fidan, Filistin'e desteklerini insani yardımlarla da gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini vurgulayarak, Lübnan'daki ateşkesin kalıcı olması ve Gazze'de de ateşkesin sağlanarak nihai çözüme gidilmesi için çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Bakan Fidan, Filistin'e desteğin 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulana dek devam edeceğini vurguladı.
"Türkiye, farklı bölgelerdeki ülkelerle ilişkileri geliştirme gayretini sürdürüyor"
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesi ve Karadeniz'de seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına yönelik çabaları aralıksız sürdürdüklerini kaydeden Fidan, Türkiye'nin taraflar nezdinde sahip olduğu güvenilir muhatap konumundan istifade ederek, son gelişmelerle ortaya çıkan tırmanma riskini bertaraf etmek üzere gerekli temasları sürdürdüklerini dile getirdi.
Fidan, bölgede refah ve barışın temini için Orta Doğu'dan Kafkasya'ya, Asya'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Amerika'ya kadar her coğrafyada ilişkileri geliştirme gayretlerine aralıksız devam ettiklerini söyledi.
Irak ile güvenlik başta olmak üzere muhtelif alanlardaki işbirliğini derinleştirmenin, İran ile ikili ve bölgesel ilişkileri ilerletmenin, Güney Kafkasya'da barış ve istikrarı sağlamaya yönelik girişimlerin, Yunanistan'la ilişkileri pozitif gündem çerçevesinde geliştirmenin bu gayretlerden birkaçı olduğunu belirten Fidan, Balkanlar'ın barış ve istikrarının da kritik önemde olduğunu kaydetti.
Fidan, Balkanlar'da yapıcı, öncü ve tüm aktörlerle etkileşimi önceleyen rolü muhafaza etmeleri gerektiğini, Türk dünyasıyla bütünleşme hamlesi doğrultusunda, Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) daha da güçlendiğini ve küresel sistemde bir güç merkezi haline gelmesi için çalışmaların aralıksız sürdüğünü anlattı.
"AB ile tam üyelik perspektifinden ilişkilerimizi ilerletme niyetimiz baki"
Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler'e yönelik açılım politikaları çerçevesinde ilişkileri bölge ülkeleriyle daha da ve çok boyutlu geliştirme gayretinde olduklarını kaydeden Fidan, "Avrupa Birliği ile tam üyelik perspektifinden ilişkilerimizi ilerletme niyetimiz bakidir. Sürecin dar siyasi hedeflerle akamete uğratılmasının herkesten evvel Avrupa Birliği için stratejik kayba yol açtığını her platformda dikkate getirmekteyiz." diye konuştu.
Fidan, Türkiye'nin NATO içindeki stratejik konumunu muhafaza etmeye devam edeceğinin, güçlü ordusu ve her geçen gün gelişen savunma sanayi ekosistemiyle ittifakın imkan ve kabiliyetleri ile caydırıcılığına anlamlı katkılarda bulunduğunun altını çizdi.
Müttefiklerden de PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelede Türkiye'nin yanında olmalarını beklediklerine dikkati çeken Fidan, "Aynı şekilde ihracat kısıtlamaları gibi müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan eylemlerden kaçınmaları da ayrıca taleplerimiz arasındadır." şeklinde konuştu.
"Dış politika, ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişimini sağlıyor"
Fidan, dış politika ile ekonomi arasında bağlantı olduğuna işaret ederek, Afrika'yla 2002'de 4,3 milyar dolar seviyesindeki ticaretin bugün 40 milyar doları aştığını ifade etti.
Latin Amerika ve Asya Pasifik ülkeleriyle de ticari ilişkilerin geliştiğini aktaran Fidan, büyükelçiliklerin sayısının arttığı, yeni büyükelçiliklerin açıldığı coğrafyalarda buna paralel olarak ticari ve kültürel faaliyetlerin de yoğunlaştığını kaydetti.
Fidan, bağlantısallık konusunun stratejik önemini vurgulayarak, Avrupa, Orta Doğu ve Asya'yı birbirine bağlayan konumu gereği Türkiye'nin pek çok bağlantısallık projesinin de doğal ortağı konumunda olduğunu belirtti.
Avrupa ile Asya arasında enerji, mal ve hizmetlerin transferi bakımından büyük önem taşıyan Hazar Geçişli Orta Koridor'a ve bununla bağlantılı projelere stratejik önem atfettiklerini aktaran Fidan, "Bölgemiz ve ötesinde kesintisiz bağlantısallığın geliştirilmesi için çalışıyor, ülkemizi mücavir coğrafyaların enerji arz ve güvenliğinde başat bir aktör haline getirmek üzere gerekli adımları ilgili kurumlarımızla beraber bilinçli bir politika çerçevesinde atıyoruz." dedi.
"AGİT Genel Sekreterliğine Sinirlioğlu'nun seçilmesi Türk diplomasisine uluslararası güveni gösteriyor"
Fidan, güvenlik, refah ve istikrarın adaletten ayrı düşünülemeyeceğine işaret ederek, daha adil bir dünya düzeni kurulmadan kalıcı barış, istikrar ve refah sağlanamayacağını vurguladı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliğine yoğun diplomasi girişimleri neticesinde emekli Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun seçildiğini hatırlatan Fidan, bunun Türk diplomasisine olan uluslararası güvenin bir tezahürü olduğunu vurguladı.
Fidan, güçlü ekonominin güvenlik ve refahın olduğu kadar güçlü dış politikanın da teminatı olduğuna, yerli ve milli savunma projelerinin pek çok bölgede ve operasyon sahasında oyun değiştirici etkilere sebep olduğuna dikkati çekti.
En önemli dış politika araçlarından kamu diplomasisinin çok aktörlü niteliğinden de istifade edildiğini aktaran Fidan, Türkiye'nin insani yardımlar bakımından gayrisafi milli hasılasına oranla dünyadaki en cömert ülke konumunda olduğunun altını çizdi.