Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Türkiye’nin “Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Hakkında Antlaşma”nın (Akka) Uygulanmasını Durdurma Kararı Ne Anlama Geliyor?

Bu yazı 06/04/2024 tarihinde yayınlanmıştır.

*Doç. Dr. Güray ALPAR/Yazar

 

Resmi Gazete’de 05 Nisan 2024 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı imzasıyla yayımlanan kararda; “1990 yılında Paris’te imzalanan ve 01 Temmuz 1992 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan, “Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Hakkında Antlaşma’nın, Türkiye Cumhuriyeti ile Antlaşma’nın tarafı diğer devletler arasında 08 Nisan 2024 tarihinden itibaren uygulanmasının durdurulmasına karar verilmiştir” ifadelerinin yer alması, bir süredir gündemden düşen, 32 yıllık AKKA konusunu tekrar gündeme taşımış ve konu ile ilgili değişik yorumlara neden olmuştur. Yayımlanan bu kararla; Türkiye’nin bundan böyle, antlaşma uyarınca envanterindeki silah sayısını bildirme ve denetime tabi tutulmasına izin verme yükümlülüğü olmayacak.

Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Hakkında Anlaşma(AKKA) Niçin Oluşturulmuştu?

II. Dünya Savaşı sonrasında NATO ve Varşova Paktı arasında yaşanan soğuk savaş dönemi, aşırı silah ve mühimmat üretimi yanında, taraflar arasında bir güvensizlik ortamı da yaratmıştı. Soğuk Savaş Dönemi’nin bitimine doğru bu duruma bir son verilmesi amacıyla, NATO ve Sovyetler Birliği’nin dahil olduğu Varşova Paktı üyesi ülkeler arasında yoğun görüşmeler yapıldı ve AKKA ile böyle bir ortamda, her iki tarafın sahip olduğu askeri güce yönelik belirli miktarlarda azaltmaya gidilmesi kararı alındı. Bunun sonucu olarak, 19 Kasım 1990 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te, NATO ile Sovyetler Birliği’nin dahil olduğu Varşova Paktı üyesi ülkeler arasında, askeri malzemeler ve silahlara yönelik kapsamlı sınırlandırmaları içeren ve fazla silahların imha edilmesini şart koşan AKKA imzalandı.

Buna göre taraflar; savaş uçakları, top, tank, zırhlı muharebe araçları ve silahlı helikopterleri kapsayan beş ana kategoride belirgin azaltmalar yapmayı taahhüt ettiler. Bu sınırlamalar her iki taraf için zırhlı muharebe araçlarında 60 bin, tanklarda ve toplarda 40 bin, savaş uçaklarında 13 bin 600 ve taarruz helikopterlerinde ise 4 bin olarak belirlenmişti. Deniz üzerindeki donanma unsurları ise antlaşma kapsamı dışındaydı.

Antlaşma bunun dışında, fazla silahların imha edilmesini, sınırlı sayıda askeri teçhizatın konuşlandırılmasını ve askeri birliklerin Avrupa’daki belirli bölgelerde yoğunlaşmasının önlenmesini öngörüyordu. 

Süresiz olacağı belirtilen Antlaşma’da; sınırlandırılan konvansiyonel silah ve teçhizat mevcutlarının azami düzeyde olacağı belirtiliyor ve "Her taraf Devlet, gerek konvansiyonel silahlı kuvvetlerin indirimi süresince gerekse indirimlerin tamamlanmasından sonra, güvenlik ve istikrarın temini için bu antlaşmayla saptanan diğer önlemleri de uygulayacaktır." ifadesine yer veriliyordu.

Antlaşma’nın kapsamı ise Avrupa’nın Atlantik Okyanusu kıyılarından, Sovyetler Birliği’ne ait Ural Dağları’na kadar uzanıyordu. Bu alana Türkiye de dahildi. Ancak o dönemde sürdürülen yoğun iç güvenlik harekâtı nedeniyle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri kapsam dışı tutulmuştu. Yine aynı şekilde Jandarma ve Polise ait silahlar da kapsam dışındaydı.

AKKA’da Sonraki Yıllarda Yapılan Güncellemeler

AKKA’nın imzalanmasından bir yıl sonra Varşova Paktı lağvedildi(01 Temmuz 1991) ve ardından Sovyetler Birliği dağıldı(26 Aralık 1991). Sonrasında ise bazı eski Varşova Paktı üyesi ülkeler NATO’ya üye oldular. Bunun ardından AKKA’nın gelişen durumlara göre yeniden gözden geçirilmesi gereği oluştu. 1996 yılında, Rusya özellikle kanat bölgelerine yönelik bazı silah artırım taleplerinde bulundu ve bu talepler karşılanması uygun görüldü. 1996, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı(AGİT) İstanbul Zirvesi’nde, Soğuk Savaş Sonrası Dönem’in koşullarına uygun güncellenen versiyon taraflarca imza altına alındı.

AKKA uyarınca, askeri hareketliliği izlemek için karadan ve havadan düzenli denetim mekanizmaları oluşturulmuştu. Başlangıçta taraflar bu konuda, son derece ciddi denetimler yapıyordu. Ancak bir süre sonra, özellikle bazı eski Varşova Paktı üyelerinin NATO’ya katılmalarından kaynaklanan nedenlerle, bu denetimlerin rutin hale geldiği görüldü. Zaten, 2007 yılına gelindiğinde, Rusya’da NATO’nun sürekli kendi aleyhine olacak şekilde genişlemesi ve ABD’nin tek başına bir güç merkezi olacak şekilde hareket etmesinden rahatsız olmaya başlamıştı.

Aslında AKKA, 2007 Yılında Sona Ermişti

Putin’in 10 Şubat 2007 tarihinde, Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşması dikkatle analiz edildiğinde, AKKA’nın daha o tarihlerde sonlandırıldığı da açıkça görülür.

Putin bu konuşmasında; tek kutuplu dünya düzeninin kabul edilemez ve imkânsız olduğunu vurguluyor ve bunun askeri gücün hukuksuz olarak sınırsız kullanımına yol açarak, kimsenin kendini güvende hissetmediği gerilimlere neden olduğuna işaret ediyordu. Putin’e göre; Soğuk Savaş Dönemi sonrasında ABD ve AB, kendisini BM’nin yerine koyma hatasına düşmüştü ve bu kapsamda NATO ittifakının genişlemesinin Avrupa’nın güvenliğinin sağlanması ile hiçbir ilgisi yoktu.

Aynı yıl Rusya, ülkesinin güvenliğini etkileyen ve zorunlu olarak acilen önlemler almasını gerektiren olağanüstü koşulları gerekçe göstererek, AKKA’yı askıya almıştı. Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014 yılının ardından, 2015 yılında AKKA’daki katılımını durdurma kararı alması da önemliydi. Bu Rusya’nın açıkça antlaşmadan tamamen çekilmesi anlamına geliyordu. 2023 yılı kasım ayında ise Rusya’nın, AKKA’dan resmen çekildiğini duyurması, antlaşmanın fiili olarak uygulanması imkanının ortadan kalktığını gösteriyordu. Buna göre Rusya, açıkça bir silah sınırlandırması ve kontrol mekanizmasına tabi olmak istemediğini ortaya koymuş oldu.

Karara NATO Üyesi Ülkelerin Tepkileri

07 Kasım 2023 tarihinde Rusya’nın, AKKA’dan çekildiğini resmi olarak açıklaması ve yükümlülüklerini askıya aldığını bildirmesinin ardından, bu konuda, NATO Konseyi tarafından 7 Kasım tarihinde bir açıklama yapıldı ve ABD’de yükümlülüklerini askıya aldığını duyurdu.

Kanada’da 08 Kasım 2023 tarihinde aynı kararı aldı. Moldova Hükümeti yetkilileri ise bu yıl 06 Mart tarihinde AKKA’yı askıya aldığını onayladığını bildirdi ancak bunu daha sonra uygulamaya geri dönme olasılığı ile birlikte yaptıklarını ifade etti. Halen AKKA'ya taraf NATO ülkelerinin çoğunda askıya alma kararı yürürlüğe girmiş durumda.

Sonuç

Rusya’nın AKKA’dan çekilmesinin ardından, zaten Antlaşma’nın anlamlı bir şekilde uygulanması imkânı kalmamıştı. NATO üyesi ülkelerin AKKA’ya ilişkin karar almaları, askıya alma ya da yürürlüğe sokulması her ülkenin kendi ülke iç mevzuatlarına göre belirleniyor. Türkiye’nin aldığı kararın ardından, Dışişleri Bakanlığınca yapılan açıklamada, Türkiye’nin AKKA’dan çekilmediği ancak uygulanmasının askıya alındığı açıklandı. Buna göre “Askıya Alma” kararı geri alınabilir bir karar. Türkiye’nin 05 Nisan 2024 tarihinde yayınladığı Cumhurbaşkanlığı kararı ile iç hukuk süreci tamamlanmış gözüküyor.

Ancak, bunların dışında geniş bir bakış açısıyla, sakin bir şekilde düşünüldüğünde gelişmelerin bölgenin güvenliğini açıkça tehdit ettiği gözüküyor. Geçmişte Soğuk Savaş Dönemi’ni yaşamış dünyamızda, yaşanan acılardan yola çıkarak silahların kontrolüne ilişkin bazı antlaşmalara imza atılmıştı. Netice itibarıyla, AKKA’ya yönelik bu tür kararlarla, bölgede silahların kontrolüne yönelik önemli bir anlaşma ortadan kalkmış oluyor. Doğal olarak bunun, arzu edilmeyen bazı neticeleri de olacaktır. Her ne şekilde olursa olsun, çalışmaların; şiddet ve savaş ortamını değil, barışa hizmet edecek şekilde geliştirilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Bölgemizin savaşa ve çatışmalara değil, sağlıklı bir şekilde bir araya gelip çözümlere ihtiyacı var. Maalesef bugün geldiğimiz noktada, akıl ve mantığın ortadan kalktığı dengesiz bir ortamı hep birlikte yaşıyor gibiyiz.