Yeni Zelanda ve AUKUS
*Bu yazı 05/04/2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Dr. Gökberk DURMAZ / SDE Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Uzmanı
Yeni Zelanda, Batı’nın en batısında, Doğu’nun da en doğusunda olan bir ada devletidir. Coğrafi olarak Hawaii, Samoa ve Togo ile birlikte Polinezya adalarına dahildir. Zelanda isminin Felemenkçe kökenlerinden de anlaşılacağı gibi Polinezya yerlilerinden sonra adaya ilk kez 1642 yılında coğrafi keşiflerin önemli ülkelerinden birisi olan Fiji ve Tasmanya’yı da keşfeden Hollandalı Kaptan Abel Tasman tarafından ulaşılmıştır. Tasman’ın adına bu keşifleri yaptığı şirket ise “meşhur” Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’dir.
Harita: ontheworldmap.com
Yeni Zelanda bu keşfe rağmen, 18. Yüzyılın son çeyreğine kadar “özgür” kalsa da İngiliz Kaptan James Cook’un adayı keşfi sonrası İngiliz hakimiyetine girmiş, 1840 yılı itibariyle de İngiltere’den göçmenlere ev sahipliği yapmıştır.
Yeni Zelanda günümüzde hala Avustralya ve Kanada gibi İngiliz Monarşisine bağlıdır. Kral III. Charles ise bu monarşinin günümüzdeki sembolüdür. Kral’ın atadığı Genel Vali (Governers-general), Kral adına ülkedeki en üst temsilcidir ve tabir-i caizse “mülkün bekçisidir”.
Yeri gelmişken bahsetmek gerekir ki, İngiliz sömürü düzeni ülkelerinin kendi kendilerine yönettiğini düşünmesi konusunda oldukça mahirdir. Birilerinin şirin göstermeye çalıştığı üzere hiç de “sembolik” değildir yetkileri.
Merak edenler için, evet bir başbakan vardır ve “demokratik” seçimler de yapılmaktadır. Ama ne için? Mülk Kralın olduktan sonra, ulusun egemenliği ile milletin iradesi olmadıktan sonra seçilen başbakan da bir belediye başkanın da öteye gitmemektedir(Mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması için...).
Yüksek siyaset ise tamamen İngiliz Monarşisinin hakimiyetindedir.
Buna iki örnek verelim. Kolay örnekten başlayalım. Geçtiğimiz aylarda haddini aşan 10 büyükelçi Türkiye’deki bir hükümlünün serbest bırakılması için Türk Devleti’ne karşı bir bildiri yayınlama küstahlığına girişmişlerdi. Maalesef, bu 10 büyükelçi arasında Yeni Zelanda büyükelçisi de vardı.
Şimdi bir düşünelim, Yeni Zelanda neresi, Türkiye neresi? Türkiye’de casusluk suçlaması altındaki bir hükümlünün Yeni Zelanda ile ne işi olur? Şimdi de soruyu tersten soralım Yeni Zelandalı bir çiftçiyi, bir işçiyi Türkiye’deki bir hükümlü neden ilgilendirir. Demek ki bu işin içinde başka bir iş var.
Anlaşılan mesele yüksek siyasete gelince Yeni Zelanda hükümeti hala İngiliz Monarşisinin talimatları ile hareket etmektedir.
Durum bu olduktan sonra Yeni Zelanda ve Avustralya’da başbakan olsa ne olur, olmasa ne olur? İstifa etse ne olur, etmese ne olur?
Resim: Anadolu Ajansı
(Yeni Zelanda’nın mevcut bayrağı sağdaki İngiliz koloni dönemini anımsatan bayraktır. 2016 yılında yapılan referandum ile özgürlükçü Yeni Zelandalıların önerisi olan gümüş eğreltiotu desenli yeni bayrak önerisi reddedilmiş; mevcut bayrak korunmuştu.)
Coğrafyanın realitesinde sömürge öncesi savaş yoktur. Yerlilerin yaşamlarını sürdüğü gözlerden uzak bir coğrafyadır. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıdığı üzere Avustralya yoğun bir kanguru istilası ile boğuşmaktadır. Ada’nın gerçek gündemi de budur, gerçek uluslararası güvenlik tehdit algısı da. Zannedildiği üzere Çin ya da Rusya’nın Avustralya’yı işgal etme projeleri yoktur. Bilakis, bu işgal zaten 17. ve 18. yüzyıllardan başlayarak bizzat Anglo-Saksonlar eliyle gerçekleşmiştir.
Five-Eyes
Askeri-güvenlik ittifaklarının temeli Five Eyes adı verilen ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşan 1940’lardan bu yana beş Anglo-Sakson kökenli devletin istihbarat paylaşım ağına dayanmaktadır. AUKUS ile ilgili yazımızda, ittifakın birinci halkada Five Eyes üyelerinin tamamını kapsama ihtimalinin yüksek olduğundan bahsetmiştik.
AUKUS
İkinci bir örneğimiz ise Asya-Pasifik siyaseti ile ilgili olan 15 Eylül 2021 tarihinde, ABD, İngiltere ve Avustralya tarafından ilan edilen AUKUS’tur. Temel amacı Avustralya’daki askeri denizaltıları Çin’e karşı nükleer başlıklarla donatmayı hedeflemek olan bu yapı için Avustralya halkının çıkarlarının hiçbir önemi yoktur. Orası da ne de olsa İngiliz Genel Valisi’nin gözetim ve denetiminde Pasifikte yalnızca bir Anglo-Sakson üssüdür.
Yeni Zelanda da bu günlerde AUKUS’a katılma gündemini yaşamaktadır. Bu anlaşmaya katılıp katılmama hususunda ülke içinde ciddi tartışmalar devam etmektedir. Avustralya, Yeni Zelanda'nın tek askeri müttefikidir. Ancak, Avusturalya’nın AUKUS nükleer denizaltı anlaşmasına dahil olması ile hava sahasını ve deniz sularını nükleerden arındırılmış bölgeler yapmak için yasa çıkaran Yeni Zelanda ile askeri ittifak zora girmiştir. Söz konusu yasa sebebiyle, AUKUS anlaşmasından sonra Avustralya denizaltıları da dahil olmak üzere hiçbir nükleer enerjili geminin Yeni Zelanda sularını ziyareti mümkün bulunmamaktadır.
Bu durum, Yeni Zelanda’nın da AUKUS’a dahil olması için ABD yönetiminin hükümete ağır baskılarda bulunması sonucunu doğurmuştur. İktidardaki İşçi Partisi hükümeti, AUKUS’a Sütun II kapsamında dahil olmaları halinde yapay zeka (AI), kuantum hesaplama teknolojileri, siber güvenlik, denizaltı yetenekleri, hipersonik silahlar, bilgi paylaşımı ve elektronik savaş teknolojisine erişeceklerine kamuoyunu ikna etmeye çalışmaktadır.
Ancak Yeni Zelanda muhalefeti, ülkenin AUKUS'a katılmasını ve NATO ile bağlarını güçlendirmesini çılgınca buluyor ve şiddetle karşı çıkıyor. Pasifik ülkelerinin pek çoğunun nükleer karşıtı olduğuna ve Yeni Zelanda’nın Pasifik’in güvenliği için bu ülkelerle dayanışma içinde olduğuna vurgu yapılarak bu girişimin Yeni Zelanda'yı ilkeli ve barışçıl bağımsız dış politika pozisyonundan uzaklaştıracağını savunuyorlar. ABD ile derin askeri iş birliği ve bağların kurulması, yüksek askeri yeteneklerin elde edilme niyetinin komşuların birçoğunu gereksiz yere rahatsız edeceğini, Yeni Zelanda’nın buna ihtiyacı bulunmadığını söylüyorlar. Muhalefet, 368 milyar dolar değerindeki AUKUS anlaşmasının silah tüccarlarının iştahını kabarttığını ve AUKUS’a dahil olmaları için silah tüccarlarının korku ürettiklerini iddia ediyor. Halen Yeni Zelanda'nın ihracatının yaklaşık yüzde 30'unun Çin'e yapılıyor olması sebebiyle, Wellington'ın AUKUS'a katılması halinde Çin'in ekonomik misillemesine maruz kalınacağından ve bunun ülke ekonomisini yıkıma uğratacağından korkuluyor.
Sonuç olarak AUKUS benzeri askeri ittifaklar Avustralya’yı ve Yeni Zelanda’yı bölgelerinde sadece açık hedef konumuna oturtmaktadır. Karşısında kümelendikleri ittifaklara AUKUS eliyle bir saldırı olursa karşı saldırının hedefi de Londra’dan önce Wellington’dur, Canberra’dır. Dolayısıyla tarih bir kez daha müttefikleri eliyle tuzağa çekilen milletlerin trajedisine şahitlik etmek üzeredir.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya