Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Cumhurbaşkanının Hayatını Kaybettiği Helikopter Kazası İran’ı İçe Kapatacaktır

Bu yazı 22/05/2024 tarihinde yayınlanmıştır.

*Sinan TAVUKCU/SDAV Başkanı

 

19 Mayıs 2024 günü öğleden sonra İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopterin düştüğü ve düştüğü yerin tespit edilemediği haberleri dünya gündemine bomba gibi düştü.

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 19 Mayıs günü Azerbaycan ile İran’ın ortaklaşa Aras Nehri üzerinde inşa ettikleri Kız Kalesi ve Hüdafarin barajlarının açılışı için sınıra gelmiş ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte açılışı gerçekleştirmişti. Törende konuşan İlham Aliyev’in “Bu projenin hayata geçirilmesi iki ülke arasındaki dostluğu gösteriyor. Bugün tüm dünya İran ile Azerbaycan arasındaki dostluğa tanık olmaktadır ve iki ülke arasındaki ilişkiler en üst düzeydedir. İran ve Azerbaycan'ın bölgesel ve uluslararası konulardaki tutumu aynıdır“ sözleri öne çıkmıştı.

Cumhurbaşkanı Reisi’de konuşmasında, "Bazıları bizim bir araya gelmemizi ve ortak başarılarımızı hoş karşılamıyor fakat bunlar bizim için önemli değil. Önemli olan ülkelerimiz, devletlerimiz ve halklarımız için iyi olanı hep birlikte hayata geçirmiş olmamız." demişti.

Kamuoyu, Azerbaycan-İran arasında iyi ilişkilere dayalı yeni bir dönem mi başlıyor konusunu konuşmaya başladığı sırada meydana gelen kaza gündemi tamamen değiştirdi.

Azerbaycan-İran sınırında gerçekleşen törenden sonra İran heyeti Tebriz’e gitmek üzere 13.30’da tören alanından ayrıldı. Havalanan üç helikopterden ikisi Tebriz’e ulaşırken içinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti, dini lider Ali Hamaney'in Tebriz Temsilcisi Muhammed Ali Haşim ile birlikte Devrim Muhafızları Ordusu mensubu 2 üst düzey askeri yetkili ile 3 mürettebatın bulunduğu helikopterle bağlantı koptu.

Saat 16’dan itibaren İranlı yetkililer önce helikopterin bölgedeki kötü hava koşulları ve sis nedeniyle sert iniş yapmak zorunda kaldığını açıkladılar. Daha sonra uçağın kaza yaptığını söyleyerek düzelttiler. İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhsin Mansuri kazadan sonra yaptığı ilk açıklamada, "Bir kaç kez helikopter içerisindekiler ile irtibat kurduk ve konuştuk; 2 kilometrelik bir alan içerisinde arama yapıyoruz" dedi ise de bu açıklamanın doğru olmadığı anlaşıldı. İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi de yaptığı açıklamada, kötü hava şartları nedeniyle havadan arama kurtarma operasyonu yapılamadığını ancak devletin tüm imkanlarıyla arama tarama faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi. Dini lider Ayetullah Ali Hameney halktan dua etmesini isteyerek ülkenin işlerinin aksamayacağını belirtti. 

Cumhurbaşkanının da içinde bulunduğu düşen helikopter ABD yapımı, 1979 devriminden önce satın alınmış 30 yaşından büyük Bell 412 tipi helikopterdi. İran’a ABD tarafından uygulanan yaptırımlar sebebiyle bu yaşlı ve eski tip helikopterin yedek parça temininde ve bakımında sorunlar yaşanıyordu.

Gece görüş sistemi bulunmayan helikopterden yer tespitini gösteren ELT sinyali de alınamamıştı. Bu, helikopterde ELT sinyal sistemi bulunmadığını ya da varsa kapalı olduğunu gösteriyordu. Böyle bir helikoptere bir cumhurbaşkanın bindirilmesi akla muhaldi. Üstelik bölgenin bir haftadır yoğun sis altında bulunduğu bilinmesine rağmen Cumhurbaşkanı karadan değil de havadan helikopterle seyahat ettirilmişti. Öte yandan, muhtemelen Cumhurbaşkanı’nın güvenliğini sağlamakla görevli kol uçuşu yapan iki helikopter arkasına bakmadan Tebriz’e doğru devam etmişti. Hata, kusur ve ihmaller zinciri birbirini takip ediyordu.

Kaza sırasında ortaya çıkan bir başka vahim durum, İran’ın enkazı bulmak için yeterli teknik kapasiteye ve donanıma sahip bulunmadığının ortaya çıkmasıydı. Saatler geçmesine rağmen düşen helikopterin koordinatları bulunamıyordu.  Avrupa Birliği (AB) İran’dan gelen yardım talebi üzerine helikopteri arama faaliyetlerine destek için uydu haritalama hizmetinin devreye sokulduğunu duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesinden sonra İran'ın ABD'den yardım talep ettiğini belirterek "Bu durumdaki herhangi bir hükümet" için destek vermeye istekli olduklarını karşı tarafa ilettiklerini ama sonuç olarak, büyük ölçüde lojistik sebeplerden ötürü bu yardımı sağlayamadıklarını açıkladı.

Öte yandan yardım yapma kapasitesine sahip olduğu tahmin edilen Rusya’dan da teknik bir destek gelmedi.

Saat 18.30 civarı İran’ın Türkiye’den alçak uçuş yapabilecek gece görüşlü hava araçları talebi üzerine Millî Savunma Bakanlığı, arama faaliyetlerine katılmak üzere Akıncı İHA ve gece görüş kabiliyetli Cougar tipi helikopter görevlendirdi.

Akıncı İHA, helikopterin enkazı olabileceği düşünülen ısı kaynağını tespit ederek koordinatlarını İran makamlarıyla paylaştı ve Akıncı İHA’nın verdiği koordinatlarla düşen helikopterin yeri tam olarak tespit edilerek 15 saat sonra enkaza ulaşıldı. Helikopterdekilerden kurtulan kimsenin olmadığı anlaşıldı. 

Bütün arama ve kurtarma faaliyetleri esnasında, teknik yetersizliğin yanı sıra İran kurumları arasında büyük bir koordinasyonsuzluk olduğu, hantal bir yapının bulunduğu görüldü. Kaza ile ilgili birbiriyle tutarsız açıklamalar halkın güvenini sarstı. Ülkenin Cumhurbaşkanı’nın aslında ne kadar korumasız olduğu, güvenliğinin sağlanması konusundaki lakaytlık ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı’nın bu kadar korumasız olduğu ülkede aslında kimsenin güvende olmadığı duygusunun yayılması kaçınılmazdır.

Nasıl ki, 7 Ekim Aksa Tufanı’nda dünyanın en güçlülerinden sayılan İsrail İstihbaratı ve Ordusu’nun Kassam Tugayları’nın saldırısına hazırlıksız yakalanması sebebiyle İsrail halkı devletine olan güvenini yitirmişse, helikopter kazasının da İran halkının devletine olan güvenini sarstığı kesindir.

Cumhurbaşkanına tahsis edilen helikopterin demodeliğinden tutun iklim şartları dikkate alınmadan Cumhurbaşkanı’nın havadan seyahat ettirilmesine, kurtarma faaliyetlerindeki koordinasyonsuzluktan kaza yerinin tespit edilememesine kadar asla mazur görülemeyecek kusur ve ihmaller zinciri ister istemez pek çok komplo teorisinin ortaya atılmasına sebep oldu.

85 yaşına yaklaşmış bulunan Velayet-i Fakih’in yerine geçecek en güçlü aday olarak görülen İbrahim Reisi’nin devlet içindeki bazı güç odaklarınca ekarte edildiği konuşulmaya başlandı. Bu kanaatin yaygınlaşması muhtemeldir ki, kurumlar içerisindeki rekabeti ve karşılıklı tasfiyeleri tetikleyecektir.

Velayet-i Fakih’in seçimleri boykot etmenin haram olduğuna dair fetvalarına rağmen İran halkının %60’ı 1 Mart 2024’te yapılan Parlamento ve Uzmanlar Meclisi seçimlerini boykot ederek sisteme olan güvenini yitirdiğini göstermişti. 2018 yılından itibaren Devrim Muhafızları dışındakilerin devlet aygıtından tasfiyesi ve bütün kurumların Devrim Muhafızları’nın kontrol ve kuşatması altına girmesi toplumsal tepkileri sokağa dökmüştü. Devrim Muhafızları tarafından desteklenen Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi koruyamayan sistem şimdi muhalifler tarafından daha cesaretle eleştirilecektir.

Bu zafiyet Lübnan, Suriye, Irak, Yemen başta olmak üzere Direniş Cephesi’nin de İran bağının zayıflamasına sebep olacaktır. Zaten, 7 Ekim saldırılarından bu yana İran’ın İsrail ile çatışmamaya özen gösteren politikası bu cephede tepki çekmekteydi.

Görünen o ki, İran her halükarda içine kapanmak durumunda kalacaktır. Önümüzdeki dönemde iç hesaplaşma yaşaması kaçınılmaz olan hem İsrail hem de İran bölgede ve dünyada oyun kurucu olmaktan çıkacaktır.

Türkiye’ye gelince;

İran yönetiminin yardım talebine hemen cevap vermiş, Akıncı İHA ve gece görüş kabiliyetli Cougar tipi helikopter ile İran’ın yardımına koşarken, Akıncı İHA dünyada sadece iki ülkede mevcut bulunan gece görüş sisteminin yanı sıra uydu üzerinden bu netlikte görüntü kayıtları ile teknolojik üstünlüğünü sergilemiştir. Türkiye kara hakimiyeti kadar hava hakimiyetini ve uzaydaki yeteneklerini de göstermiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “tüm dünyaya damgasını vuracak bir kurtarma operasyonu” gerçekleştirdiğini söyleyen Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar operasyonu bir sunumda şöyle anlattı:

"AKINCI, yoğun hava muhalefetinin olduğu şartlarda ve zorlu bir coğrafyada, vadilerin içine girerek bu görevi gerçekleştirmek durumunda kaldı. O şartlarda bunu gerçekleştirebilecek dünyada insanlı hava aracının görev yapması mümkün değil, çok tehlikeli. İnsansız hava aracı da bir tek AKINCI var gibi. Bu yetenekte hava aracı olsa dahi bunu bu şekilde hızlı kullanabilecek bir kuvvet de dünyada yok. Halihazırda görevde olan silahlı bir AKINCI öncelikle hemen hızlıca yönlendirildi. İran tarafı bildiğim kadarıyla istemeyince, hazırda olan bir diğeri hemen kaldırılıp çok kısa sürede oraya sevk edildi. Bu operasyonel kabiliyet tüm dünyaya damgasını vurdu.

Arazide derin vadiler var. Siz o vadinin içine ancak girdiğinizde görüntü alabiliyorsunuz. AKINCI, 9 bin 700 fitin altına inerek, vadilerin arasında manevra yaparak uçmak durumunda kaldı. Normalde hiçbir insanlı hava aracı o şartlarda bunu yapmaz. İnsansızlar da asla yapmaz. Böylesine sınır ötesi bir operasyon için uydu haberleşmesine ihtiyacınız var. TÜRKSAT uyduları kullanıldı. Orada da herhangi en ufak bir aksaklık olmadan bu görev tamamlandı."

Tabi bu operasyon İran içinde bir kesim tarafından hemen yalanlandı. İran Devlet Televizyonu’na çıkarılan bir yorumcunun, “Akıncı'nın gönderilmesini Türkiye talep etti, biz de onay verdik. Akıncı enkazın yerini doğru tespit edemedi ve 10 km hata yaptı, kendi İHA'mız enkazın yerini doğru tespit etti! Ermenistan da iki helikopter gönderdi.” sözleri tam bir ezikliğin dışa vurumuydu.

İnsan ister istemez eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’in 1993 yılında Kelbecer’de Ermeniler katliam yaptığı zaman söylediği “Türkiye’den Hocalı’daki kadınları ve çocukları kurtarmak için 4 tane helikopter istedim, vermediler. Ben daha ne isteyeceğim?” sitemini hatırlıyor. O gün aciz ve çaresiz olan Türkiye’nin bugün sahip olduğu son derece gelişmiş modern silah sanayi ve envanteri ile geldiği güçlü devlet konumu inanılmazdır.

Türkiye büyük afet ve felaketler karşısında, halkına sahip çıkan büyük bir devlet olmanın imtihanını da başarıyla vermişti. 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 120 bin kilometrekarelik alanda 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ve mahalleyi sarsmış, 14 milyon vatandaşımız depremden doğrudan etkilenmiş ve 53 binden fazlası hayatını kaybetmişti. Türkiye, 110-120 milyar dolarlık harcama gerektiren büyük yıkımdan en ufak sosyal patlama olmadan, bir kaos yaşamadan ayağa kalkmayı başarmıştı.

Büyük felaketler, toplumsal ayaklanmalar, maruz kalınan büyük operasyonlar, devletlerin hazırlık düzeylerinin ve dayanıklılığının ölçüldüğü olaylardır. Bu sınamalarda somut sonuçlar görülür. Eğer yeterli kapasiteniz ve donanımınız yoksa hamaset, halka karşı şişirilmiş propagandalar terse dönüp sizi vurur.

19-20 Mayıs gecesinde sergilediği performansla Türkiye’nin gücü dost, düşman herkes tarafından görülmüş ve kabul edilmiştir. Türkiye kara, hava ve uzay unsurlarının koordineli şekilde kullanıldığı,  çok az devletin başarabileceği bir görev için komşusunun yardımına koşmuştur.

Bundan, Türkiye’ye karşı savaştırılmak üzere desteklenen PKK dahil vekil güçler de Irak’ta başlatılacak büyük operasyon öncesinde hisselerine düşen payı almış olmalıdır. Kendilerini Türkiye’den koruyacak, sığınacakları bir yer yoktur.

Türkiye, bölgesinde ve küresel çapta oyun kurma ve oyun bozma yetenekleriyle hızla yükselen değer olmaya devam etmektedir.