Neden İyi Parti Hâlâ Kilit Parti?
*Bu yazı 09/03/2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Prof.Dr. Tevfik ERDEM/SDE İç Politika ve Hukuk Koordinatörü
Seçime iki ay kala meydana gelen olaylar kitleleri şaşırtıyor ancak önümüzdeki süreçte daha çok gelişmeye şahit olacağımız da açık. Barış Manço rahmetli bizim genç kuşaklara bu durumu muhtemelen daha iyi anlatabilirdi ancak biz de dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışalım. Çünkü Z kuşağı olarak adlandırılan malum kitle bu tür değişikliklere alışık değil.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Hoşgeldiniz Çocuklar
Meral Akşener’in önce masayı dağıtıp sonra mahcup bir şekilde dönüşü ve ışığın gözüne vurmasından kaynaklanan yorgun ve asık suratlı görüntüsü nedeniyle ortaya koyduğu kısa dönemli kriz siyasette yerküreye yakın olmaktan kaynaklı şiddetli bir deprem meydana getirdi. Tabii eski kuşaklar için alışık oldukları bir durum, nihayetinde 115 tur atıp Cumhurbaşkanının seçilemediği bir Türkiye’ye şahit olan, bir gecede rakip partinin 11 milletvekilinin transfer edilip bunların 10 tanesinin CHP’de bakan yapılmasına şahit olanlar için bu yaşananlar devede kulak. Dur bakalım turpun büyüğü heybede, diye düşünen nice aksakal vardır şimdi.
Z Kuşağı için öyle mi? Çok alışık olmadıkları bir durum, bu nedenle daha ilk gün küfür repertuarını bitirdiler. Ancak Meral Hanım’ın masadan ayrılma nedenini anlamak kolay çünkü tarafsız anketler Kılıçdaroğlu ile kazanılmayacağını gösteriyordu. Onda diretilmesi çok anlamlı ve mantıklı değildi. Meral Akşener’e Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktığı için tavır koyan masa ehli 6 Mart tarihine kadar Cb. adayını yıpranmasın diye açıklamayarak 84 milyonun bildiği sırrı açıklamaktan imtina ettiler.
Akşener masadan ayrıldığında CHP’deki tartışma, partinin iki büyükşehir belediye başkanına başka bir partinin göz koyarak, onları Cb. adaylığı için ön plana çıkaran ahlaksız tavırdı. Sorgulama ve soruşturma o kadar derinleştirildi ki, hangi anket şirketlerinin anketlerde bu iki belediye başkanını ön plana çıkararak partiye komplo kurduğu sorgulanmaya başlandı. Muhtemelen soruların açık uçlu olduğu fısıldandıktan sonra konu derinleştirilmeden kapatıldı.
Masaya döndükten sonra da bir Cumhurbaşkanı 5 yardımcısı, iki dışardan destekçi şu yedek kulübesinde bekleyen stoper ve forvet dahil bir tabloyla karşı karşıya kaldı ve bu tabloya içinin ısındığını söyledi. Güçlendirilmiş parlamenter sistem böyle olacak galiba. Yani herkesin eşit olduğu ama uygun zamanda görevlendirileceği ve tüm görüşlerin bir arada eşit oy hakkında sahip olduğu bir sistem. Orwel’in çiftlik metaforu gibi. Z Kuşağı bu zamana kadar hep tek kişinin yönetiminden ve tek görüşün baskısından şikâyet ediyordu. Eğer Masa ehli kazanırsa gör sen şenliği. Hiç kimseyi dışarda bırakmayan bir ideolojik ahenksizlik (aslında kakafoni daha iyi ifade ediyor ancak pejoratif bir çağrışım yaptığı için ahenksizlik yada tenâfür daha uygun) hayatımızın bir parçası olacak. İktidar artık tek sesli olmayacak. İktidar artık sosyal demokrat, milli görüşçü, derin stratejist, İslamcı, ülkücü, Türk milliyetçisi, Kozmopolit, Kemalist, eril tahakküm karşıtı, muhafazakâr, LGBT+ destekçisi, sivil toplumcu, Yeni Asyacı, liberal, devletçi, … uzayan bir renkliliğe sahip olacak. Aman sabahlar olmasın.
Kilit Parti: İyi Parti
26 Eylül 2022 tarihinde bu köşede “Kilit Parti Hangisi?” diye bir yazı yazmıştım[1]. Cumhurbaşkanlığı seçimi için adayların isimleri dillendirilmeye başlandığı dönemde yazılan yazı şöyle bitiyordu:
“Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayıp, iki güçlü adayın da kendisine destek vermesinden sonra en zor durumda kalan parti İyi Parti olacak. Ama bu onu daha da güçlü bir hale getirecek çünkü artık kilit parti HDP değil İyi Parti. Burada esas sorulması gereken soru da şu olacak İyi Parti tercihini hangi yönde kullanacak?”
Tam da böyle oldu. 84 milyonu şaşırtan bir biçimde bu zamana kadar hiç yıpranmamış (!) yepyeni (!) bir aday olarak K. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı oldu. Daha doğrusu hiçbir özgül ağırlığı ve sağ seçmenin gözünde itibarı olmayan çeyreklik partilerin cilalamasıyla Kılıçdaroğlu kendi kendini aday yaptı. Bu süreçte herkes HDP’nin dengeyi bozan ve kilit niteliğinde bir parti olduğunu söyledi. HDP, yönünü Türkiyeli seçmene döndüğü zaman solcu bir Türkiye partisi, Kürt seçmene döndüğü zaman da Kürt milliyetçisi bir parti oluyor. Kandil ile de arayı bozmayacak üyelerinin varlığıyla da şimdilik üç parçalı yapısını devam ettiriyor: Türkiyeli-Kürt milliyetçisi-PKK’lı. HDP’nin içinde bu üç hali (sıvı-gaz-katı) görmek de mümkün.
Anketler, HDP dışarda bırakıldığında masadan kalkma krizine kadar ittifakların benzer oy oranına sahip olduğunu gösteriyordu. Ancak Akşener’in tekrar geri dönmesi Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirdi ve Akşener’i ve partisini çok zor bir durumda bıraktı. Zor durumda bıraktı çünkü HDP, diyet dosyasını tekrar açarak İyi Partiye neye razı olması gerektiğini tekrar hatırlattı. Kılıçdaroğlu eğer Cumhurbaşkanı adayı olursa onu destekleyeceklerini davul zurnayla ilan eden HDP, böylece Millet ittifakı adayı Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanlığına taşımış olacak. Onu kilit parti pozisyonunda gösteren yanılgı da burada zaten. Şimdi gelelim daha önceki yazımda dile getirdiğim son cümleye. İyi Parti ne yapacak?
Meral Akşener’in masaya geri dönmesi karşı tarafa kaybettireceği için değil ancak kendi açıklamalarıyla çelişkili olduğu için beni şaşırtmıştı. Ayrıca bu süreç partiye başka şeyler de kaybettirecektir. Tüm bunlara rağmen Akşener’in masadan kalkma nedeninin sadece siyasi bir neden olduğunu düşünemiyorum. Her halükârda kaybetti. Ama sağ milliyetçi tabanın gözünde Akşener sadece seçimi kaybeden olarak görülmeyecek. S. Demirtaş’ın Akşener’e yazdığı ve içinde 27 Eylül 2011 tarihinde HDP’nin aldığı Demokrasi Tutum Belgesi’nin 4. Maddesine gönderme yaptığı bölüm muhtemelen önümüzdeki dönemde çok konuşulacak. Bu madde, ana dil ile eğitim hakkının tanınmasını içeriyor. Bu maddeye CHP ya da çeyrek sağ partilerin çok fazla kafa yoracağını ve buna takılacaklarını sanmıyorum. Muhtemelen Zafer Partisi dışında çok da seçim öncesi irdelenmeyecek bir mesele gibi görülecek pastadaki Kürt oyların büyüklüğü bilindiğinden. CHP içinde hiç mi ses çıkmayacak diye şaşıran olabilir. Çıkmayacak.
CHP içinde Kürtçe ana dille eğitim meselesini tartışma konusu haline getirecek kimse olmayacaktır bunların içinde eğer hala kaldıysa Kemalist CHP’liler dahil. Peki bunun İyi Partinin kilit parti olmasıyla ilgisi ne diye sorulabilir. Tam da bu meseleyle ilgili bir durum İyi partiyi kilit parti haline getiriyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi zımnen İyi partinin temsil ettiği Türk Milliyetçiliği ile HDP’nin temsil ettiği dil üzerinden işleyecek olan bir Kürt milliyetçiliğine sahne olacak. Akşener’in seçimi bu nedenle bence hâlâ zor bir seçim.
[1] https://www.sde.org.tr/tevfik-erdem/genel/kilit-parti-hangisi-kose-yazisi-27677
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya