Kişisel olmayan bir otorite olarak devlet, merkezileşmiş siyasal bir örgütlenmedir. Millet ise aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aralarında tarih, duygu, gelenek ve kültür benzerliği olan insanların oluşturduğu bir topluluk olarak tanımlanabilir. Millet bekasını ve refahını ancak adalet temeli üzerine kurulmuş, sağlam bir devlet yapısı içerisinde sağlayabilir.

Diğer taraftan, toplumu birleştiren ve bir arada tutan temel bazı değerler vardır. Bu değerler ne kadar sağlamsa, devlet de o oranda güçlü olacaktır. Öyle ki, bu değerler bazen ülke dışına çıkarak, “gönül coğrafyası” olarak nitelendirilebilecek, çok geniş bir coğrafyadaki halklarla da paylaşılır. Türkiye Cumhuriyeti devleti üzerinde binlerce yıldır bir arada yaşayan bütün insanların, küçük istisnalar dışında, tarih içerisinde kültür, gelenek ve duygu bakımından birbiri ile kaynaştığı, mutlu günlerinde beraber sevindiği, acılı günlerini ise hangi etnik gruba ait olursa olsun, birbirinin omuzunda ağlayarak paylaştığı bir gerçektir. Bu açıdan Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşamını sürdüren herkesin, bir millet olmanın tüm özelliklerini bünyesinde barındırdığı da görülmektedir.

Devleti yönetenlerin; millet ile bütünleşmesi, onların duygu, kültür ve değerlerini anlaması da devletin sağlam temellere dayanması açısından olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

Bu açıdan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, devlete yönelik vazgeçemediği ve hassas olduğu temel değerlerin başlıca şu şekilde oluştuğu görülmektedir.

-Devletin bekası önemlidir. Halk ne kadar ekonomik zorluk içerisinde olursa olsun, içinde yaşadığı ülkenin huzur ve güvenlik içinde olmasını ön planda tutmaktadır.

-Terör yöntemi ile ülkesini bölmek isteyenlere karşı hassastır. Bu bakımdan teröre destek verilmesini, yardım etmesini, hoşgörü gösterilmesini kesinlikle kabul etmemektedir. Dışarıdan aldığı talimatlarla ülkesini bölmek isteyenlerin farkındadır.

-Kendi içinde hangi konuları tartışırsa tartışsın, ülkesine dış müdahaleyi, iç işlerine karışılmasını, ülkesinin dış güçler tarafından dizayn edilmesini kabul etmemekte, şiddetli direnç göstermektedir.

-Zayıf devletlerde görüldüğü gibi kendi içinde büyük fedakârlık ederek yetiştirdiği insanların, kendi ülkesinden ziyade diğer ülkelerin politikaları doğrultusunda fikirler üretmesini, hatta bunca fedakarlığına karşılık bu insanların kendisini kibirli bir büyüklük duygusu ile küçümsemesine tahammül edememektedir.

-Millet artık, başkalarına hizmet etmekten ziyade kendi milletine hizmet etmeyi esas almaktadır.

-Her türlü faaliyette milliliği, milli olmayı, milli düşünceyi, milli üretimi desteklemekte ve bunlarla gurur duymaktadır.

-Millet, başka ülkelerin çıkarı için; devlete ve millete, daha doğrusu kendisine ve çocuklarına ait varlıkların feda edilmesini kabul etmemektedir.

-Millet sözlerden ziyade, bunun alanda davranışa dönüşmesine önem vermektedir.

-Ne kadar üzerinde oyunlar oynansa da bu topraklarda hala aile, milleti bir arada tutan en önemli değerdir ve bu milletin aile kavramına sıkı sıkıya bağlı olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak, binlerce yıl içinde bu topraklarda oluşmuş temel değerler önemlidir ve devleti ve milleti bir arada tutan sağlam esasları oluşturmaktadır.  Bu değerler sağlam olduğu sürece de diğer sorunlar bir arada ve birlik ve beraberlik içerinde daha kolaylıkla çözülebilir.