Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Erzurum’un Güvenliği Fergana’dan Başlar

Güray ALPAR
06 Eylül 2021 10:30
A-
A+

Stratejinin bir anlamı da olaylar arasında bağlantı kurabilmektir. Bu bağlantıyı kuramayanlar ise binlerce yıllık tarih içinde kaybolur gider. Bu bakımdan ilk bakışta Erzurum’a 3700 km uzaktaki Fergana ile Erzurum arasında ne tür bir bağlantı olabileceği ilginç görülebilir. Ancak binlerce yıldır Türklerin kontrol ettiği bu stratejik bölgenin, Çar Rusya’sı tarafından 1876 yılında işgal edilmesinden (Kamalova, 2020) hemen sonra 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus harbinde Rusların, doğuda Erzurum’a (Arif Mehmed, 2006), batıda ise İstanbul yakınlarına kadar geldiği ve yine 1916 yılında Rusların tekrar Erzurum’u işgal etmesi ile Enver Paşa’nın neden Fergana bölgesinde savaştığı göz önüne alındığında “Erzurum’un savunması Fergana’dan başlar” sözü başka bir anlam kazanır.

Avrasya’nın tarihi ve jeopolitiği bilinmeden günümüzdeki mücadeleler yeterince anlamlandırılamaz. Bu mücadelede “Türkistan” coğrafyasının bilinmesine de ihtiyaç vardır. Türkistan kelimesi Arapça ve Farsçada “Türklerin yurdu” veya “Türklerin yaşadığı yer” anlamına gelir. Günümüzde bu coğrafya için uydurulmuş olan “Orta Asya” tanımlaması, özellikle buradaki Türk varlığını inkâr etmek üzere ilk olarak 1843 yılında yer bilimci ve kaşif Prusyalı Alexander von Humboldt (1769-1859) tarafından ortaya atılmıştır.

Türkistan; Asya'da, Afganistan, Pakistan, İran, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Rusya, Moğolistan ve Çin topraklarının bir kısmını kapsayan, çoğunlukla Türk halklarının yaşadığı coğrafî bir bölgenin adıdır (Gülsoy: 1983: 309). Batıda Hazar Denizinden başlamak üzere, doğuda Moğolistan'daki Altay Dağları'na, güneyde Hindukuş dağlarına, kuzeyde Aral gölünün ötesinde Kırgız bozkırına kadar uzanan yüzölçümü 6.000.000 km²'den daha geniş coğrafî ve tarihî bir bölge olup üzerinde 80 milyondan daha fazla nüfusu barındırır.

Fergana ise Türkistan coğrafyasının kalbidir. Bölge Afganistan’ın kuzeyinde yer alır. Bu açıdan Afganistan coğrafyasının Fergana ile doğrudan bağlantılı olduğu da görülür. Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügati’t Türk isimli eserinde; Fergana, Özkent’in adıdır ve “özümüzün şehri” veya “kendimizin şehri” anlamına gelir şeklinde bahseder (Besim: I,344). Fergana, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın arasında yer alır. Fergana Vadisi ise Özbekistan’ın doğusu, Kırgızistan’ın güneyi ve Tacikistan’ın kuzeyinde bulunan ve Batı ve Doğu Türkistan’ı birbirine bağlayan stratejik önemdeki bir vadidir. Bölgenin üç ülke arasında bölünmesi ise maksatlıdır.

Türkistan’ın çeşitli bölgelere ayrıldığı da görülür. Örneğin: Çin’de Sincan Uygur Özerk Bölgesi Doğu Türkistan olarak adlandırılırken, diğer alanlar Batı Türkistan olarak isimlendirilmektedir. Batı Türkistan; bugünkü Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan'ın tamamı ile Kazakistan'ın büyük bir bölümü ve Afganistan'ın bir kısmını kapsamaktadır. Batı Türkistan'ın Afganistan'da bulunan bölümü ise çoğunlukla Afgan Türkistan’ı olarak isimlendirilir. Anadolu ile Batı Türkistan arasında kalan İran'ın kuzey bölgesine de İran Türkistan’ı denilmektedir. Türkistan bölgesinde asıl mücadele alanının ise Fergana üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir.

Tarihte, Fergana bölgesinin önemini bilen ve ele geçirmeye çalışan ilk kişi Makedonya Kralı İskender olmuştur. MÖ 329 yılında Tacikistan’a kadar ulaşmış, ancak Fergana’yı ele geçiremeyerek geri dönmek zorunda kalmıştır. Daha sonra Persler de bu bölgeyi ele geçirmek için büyük çaba harcasalar da başarılı olamamışlardır. Bundan sonra ise bu bölgeler, bazı dönemlerde Moğollar kontrol etmelerine rağmen 1876 yılına kadar genel olarak Türklerin kurduğu devletlerin kontrolünde olmuş ve Türkistan coğrafyasının güvenliğini sağlamıştır. Akhunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar ve Gazneliler ile Selçuklular neredeyse 2000 yıla ulaşan bir süreçte Fergana Stratejik Bölgesini ve Afganistan’ı kontrol etmişlerdir.

Moğollar da 1211 yılında Fergana bölgesine hâkim olduktan sonra Çin’i ele geçirmiş ve uzun süre yönetmişlerdir. Ardından Timur Devleti (1370-1507) bu bölgeyi kontrol altında tutarak güvenliğini sağlamıştır. Bu tarihten sonra kurulan Fergana Hanlığı (1710-1876) ise Ruslar tarafından ortadan kaldırılana kadar bölgeyi kontrol etmiştir. Stratejik açıdan Fergana’yı kontrol etmek Avrasya hakimiyetinin bir gerekliliğiydi.

Burada dikkat çeken diğer bir konu ise Rusların Fergana bölgesini ele geçirdiği yıl Çinliler de Doğu Türkistan’ı ele geçirmiştir. İngilizler ise Hindistan’dan Afganistan ve kuzeyine doğru Fergana bölgesine yaklaşmıştır. Rusların Fergana bölgesini ele geçirmeleri, Doğu Türkistan’ı da ele geçirecekleri anlamına geliyordu. Bu dönemde Çin’de İngilizler etkindi ve buna karşı önlem geliştirmişlerdi. Fergana üzerindeki Rus, Çin, İngiliz mücadelesi, daha sonraları ABD’nin de katılması ile güç mücadelelerinin odağı haline gelmiştir.  Zaten Fergana’nın kontrolü Türklerin kurdukları devletlerden çıktıktan sonra da Türkistan coğrafyası bir türlü huzur yüzü görmemiştir.

Aristo halkları yönetmek için İskender’e şu formülü önermişti: Nifak tohumları ek, böl, ayır, ayrılığı körükleyip çatışmalarını sağla, barışa giden yolları tıka ve en sonunda da hakem olarak kendini kabul ettir. Nitekim Türkistan coğrafyası bunun en bariz şekilde uygulandığı alan olmuştur.  İngilizlerin Hindistan ve Pakistan’ı çatıştırmak için oluşturdukları Keşmir ve bugünkü Afganistan ve Pakistan arasında 1893 yılında oluşturulan ve Peştunları ikiye bölgen Durand Hattı (Kakar, Ahmed Waleed, 4 Haziran 2021) ile Sovyetler tarafından Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan sınırlarının kesiştiği Fergana Vadisinin her üç ülke arasında bitmek bilmeyen sorunlar yuvasına dönüştürülmesi buna örnek olarak verilebilir. Ne gariptir ki, 2021 yılı nisan ayı sonlarında, Sovyetler zamanında oluşturulan su sorunu nedeniyle, Kırgızistan ve Tacikistan’ın bu bölgede çatışmalarına Rusya aracı olmuştur (Karmalova, Zabiniso, 9 Mayıs 2021).

Sovyetler Birliğinin ilk kurulduğu yıllarda, 1921 yılında Enver Paşa Buhara’ya gelmişti. Fergana’nın Türkiye’nin güvenliği için önemini biliyordu. Sarıkamış Harekâtını ve ardından Rusların Erzurum’u işgalini yaşamıştı. 1918 ve 1919 yıllarında Türkistan’daki mücadeleler Bolşeviklerin gücünden ziyade mücadelenin belli bir merkezden yürütülememesinden kaynaklanıyordu (Ağayev, 2016: 155-158). Enver Paşa buradaki isyanları organize etmeye çalıştı ancak geldiği tarihte Kızılordu zaten bu bölgelere hâkim olmaya başlamıştı. Enver Paşa başlangıçta başarılı olmasına rağmen 1922 yılında Tacikistan’da şehit düştü (Çokayoğlu, 1932: 4-34). Bu bölgelerdeki Enver Paşa’nın oluşturduğu direniş hareketi ise Enver Paşa’dan sonra da 1935 yılına kadar devam etti. Sovyet yönetimi Enver Paşa’nın bu bölgelerdeki çalışmalarından öylesine rahatsız olmuşlardı ki, onunla ilgili kötüleyici bir film çektiler ve onu halkın gözünden düşürmek için bunu yıllarca Türkistan’daki halka seyrettirdiler. Ardından Ruslar bölgeye soğuk savaş döneminin sonuna kadar hâkim oldu. Ruslar Sovyetler Birliği döneminde de ayrıştırma ve bölme çalışmaları devam etti ve özellikle alfabeler üzerinde oynanmak suretiyle bu bölgedeki Türk kökenliler birbirinden ayrıştırılmaya ve Türkiye ile bağları kesilmeye çalışıldı (Çengel, SDE Konferans, 4 Aralık 2020).

Soğuk Savaş Dönemi sonrasında bölgedeki mücadelelere ABD’de dahil olmuş ve terörle mücadele bahanesi ile Afganistan’ı işgal etmişti. Bunda en büyük etken Rusların yeniden Fergana bölgesine yaklaşması ve Çin’in artan gücüydü. İşgalden sonra ise ilk işi Fergana Vadisini kontrol edecek şekilde Özbekistan ve Kırgızistan’da askeri üsler elde etmesiydi. Rusların buna cevabı ise 2004 yılında Tacikistan’da ülke dışındaki en büyük askeri üssünü kurmaları oldu. Ardından Çin de Doğu Türkistan Türklerine karşı “radikal akımlarla mücadele” adı altında çalışmalar başlattı. Özbekistan’daki ABD üssünün 2006, Kırgızistan’dakinin ise 2012 yılında kaldırılması da Rusların baskısı ile gerçekleşmişti. Bölge bir anda yeniden mücadele alanına dönüşmüştü.

Sonuç olarak, tarih boyunca Avrasya bölgesinde bir güç merkezi olabilmenin yolu Fergana bölgesini kontrol etmek olmuştur ve günümüzde de aynı husus geçerliliğini korumaya devam etmektedir. Bugün Afganistan gibi görünen mücadele alanı aslında Fergana bölgesi ve hatta Türkistan bölgesinin tamamında gerçekleşmekte ve Avrasya bölgesinin geleceğinin belirleneceği alan olma özelliğini taşımaktadır.

Bu bölgenin güvenliği ile Türkiye’nin güvenliği arasında doğrudan bir ilişkinin bulunduğu ise stratejik bir kural olarak geçerliliğini korumaktadır. Başta Fergana olmak üzere Türkistan bölgesi güvende olmadığı sürece de Türkiye’nin ve Erzurum’un tam olarak güvende olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır. Tarih yalan söylemez.

 


 

Kaynaklar:

Ağayev, Elnur. (2016). Sovyet Tarih Yazımı ve Kazakistan Tarihinin Meseleleri, “Sovyet Tarihçisinin Mutfağına bir Nazar”, Ed. Zeynep Yaman, Abdulvahap Kara, İstanbul.

Arif, Mehmed. (2006). 93 Osmanlı-Rus Harbi ve Başımıza Gelenler, Akçağ Yayınları: Ankara.

Besim, Atalay. (2006). Divanü Lügati’t Türk, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Cilt 1: Ankara.

Çengel, Kasapoğlu Hülya. (2020). Alfabeyle Milletler Nasıl Parçalandı, SDE Konferans: Ankara.

Çokayoğlu, Mustafa. (1933). Merhum Enver Paşa Hakkında Hatıra Parçaları: Türkistan.

Gülsoy, R. Cevad. (1983). Türk Ansiklopedisi, C.32, Milli Eğitim Basımevi: Ankara.

Kamalova, Husayn Zebiniso. (2020), Hokand Hanlığı’nın Son Hükümdarı Hüdayar Han ve Dönemi Fergana Vadisinde Rus İşgali, Cağaloğlu Yayınevi: İstanbul.

Karmalova, Zabiniso. (9 Mayıs 2021). Tacikistan-Kırgızistan Gerilimi: Fergana Vadisinde Neler Oluyor?, https://m5dergi.com/one-cikan/tacikistan-kirgizistan-gerilimi-fergana-vadisinde-neler-oluyor/Alıntı Tarihi: 28 Ağustos 2021.

Kakar, Ahmed Waleed. (4 Haziran 2021). https://www.mepanews.com/afganistan-ve-pakistanda-musluman-pestunlari-ayiran-ingiliz-projesi-durand-hatti-13675yy.htm: Alıntı Tarihi: 30 Ağustos 2021.