Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Merkel’in İsrail Ziyaretinin Mesajlarını Değerlendirmek

Güray ALPAR
13 Ekim 2021 10:04
A-
A+

2005 yılından bu yana sürdürdüğü Almanya Başbakanlığı görevinden ayrılmadan önce Merkel, İsrail’i de ziyaret etti. Ziyaret esnasında Kudüs’te bir otelde İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünün (INSS) ev sahipliğinde gerçekleştirdiği toplantıda ise birçok önemli konu gündeme getirildi, Merkel görevi bıraktıktan sonra birlikte çalışmaya davet edildi ve hayata geçirilecek birçok program ve plan için teşekkür edildi. İsrail basınının büyük önem verdiği ve ilgiyle izlediği toplantıda, Türkiye hakkında açıkça bir şey söylenmese de Türkiye ve PKK konusunda INSS uzmanı Dr. Lindenstraus’da hazır bulundu.  Toplantı sonunda birçok önemli mesaj da verildi. Bu mesajların kısaca konu başlıklarıyla değerlendirilmesi neticesi şu hususların önem kazandığı görülmektedir.

ABD Küresel liderliği geçerliliğini kaybediyor

Dünyada küresel güç dengeleri değişiyor. AB’nin güvenlik çıkarlarının yeniden tanımlamamız gerekiyor. Artık ABD’nin küresel güç liderliği birçok bölgede geçerli değildir. Ortadoğu ve Afganistan’dan çekilmesi ise İsrail’i bu bölgede daha güvensiz hale getirmiştir. Bu bölgeler AB sınırlarına uzak bölgeler değildir ve güvensizlik Avrupa’yı da etkilemektedir. Bu bölgelerdeki güvenliği Mısır ve Ürdün başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerle birlikte oluşturmalıyız.  

Çin yeni bir güç merkezi olarak ortaya çıkıyor

Çin giderek önemi artan bir ülke konumunda. Çin ile İsrail arasındaki ilişkiler de özellikle ekonomik alanda olmak üzere giderek artıyor. Çin’in ekonomik gücü, sosyal durumu ve güvenlik konseptleri iyi takip edilmeli.

İran’ın nükleer kapasiteye ulaşması mutlaka engellenmelidir

Almanya, İran’a yönelik nükleer anlaşmayı ve kapsamının genişletilmesini desteklemektedir. Bölgede İran’ın saldırgan tavırlarından en fazla rahatsız olan İsrail’dir. İran’ın nükleer silah edinmesi mutlaka durdurulmalıdır. Kritik bir dönemde bulunuyoruz. İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri sonlandırılmalıdır. Bunun için ABD, Çin, Rusya ve AB birlikte çalışmalıdır. Bu anlamda bölgede önemli bir aktör olan Rusya ile görüşmeli, bölgedeki diğer güçlerle işbirliği yapılmalı ve bu konuda destekleri alınmalıdır.

Filistin halkı için iki devletli çözümü destekliyoruz

İsrail’deki Yahudilerin kendi devletlerinin olmasını destekliyoruz. Bu devletin daha geniş bir bölgeden güvenliğinin sağlaması gerekir. Diğer taraftan Filistinlilerin de yaşama ve kendi geleceklerini tayin etme hakları vardır. Bölgede iki halk için iki devletli çözümü de destekliyoruz. Ancak Yahudi Yerleşimciler (Filistinliler bunlar için Yahudi gaspçılar ifadesini kullanmaktadır.) bunun için bir engel oluşturmaktadır.

İsrail Hükümetinin Filistin halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesine ve sorunun çözümüne yönelik alternatif plan ve programlar geliştirmekte olduğunu görmekten memnun olduk ancak diğer Arap ülkeleriyle ilişkiler normalleşse dahi İsrail açısından Filistin sorunu uzun dönemde de var olmaya devam edecek görünüyor.

Toplumlarda kutuplaşma, nefret ve antisemitizm’in giderek arttığı görünüyor

Dünyanın her yerinde, bu arada Almanya’da da kutuplaşmanın, nefret söylemlerinin ve antisemitizmin artığına tanık oluyoruz.  Bunlar demokrasi açısından büyük bir tehdit yaratıyor ve bunlarla daha etkin olarak mücadele etmeye mecburuz.

Sonuç olarak; Merkel’in gündeme getirdiği konularda her ne kadar fikirlerinin anlaşılmasına imkân vermesi açısından belirli bir netlik varsa da genel olarak İsrail tarafının görüşleri doğrultusunda görüş bildirdiği ve Filistinlilerin yaşadığı acılardan hiç bahsetmediği dikkat çekicidir. İsrail’in Filistinlilerin durumlarını iyileştirmek için neler yaptığı ise gerçekten merak konusudur. En gerçekçi tespiti ise “giderek güç kaybeden ABD’nin bölgeden çekilmek zorunda kaldığı” ve bunun neticesi bölgede yeni düzenlemeler yapmanın gereğinin hissediliyor olmasıdır. Ancak ortaya konulan görüşlerin; tarihi, dini ve kültürel gerçeklerden uzak olduğu ve bu şekilde gerçekçi olmaktan uzak planlamalarla, bölgeye huzur ve barış getirmenin mümkün olmadığı da daha baştan söylenebilir.