Türkiye-ABD ilişkilerinde dönem dönem inişler çıkışlar olmuştur. ABD ile Türkiye ilişkileri hiçbir zaman stratejik müttefiklik düzeyinde olmamıştır. ABD Türkiye'yi kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullanabildiği sürece Türkiye'ye karşı dostane tutum sergilemiştir. ABD Türkiye'yi ve Türk ordusunu istediği zaman Kore Savaşı'nda olduğu gibi kendi çıkarları için kullanmak istemiştir. Ne zaman ki Türkiye kendi ulusal güvenlik ve çıkarlarını gündeme getirmiş, o zaman ABD ile ilişkilerde sıkıntılar yaşanmıştır. Aynı ittifak içerisinde olan iki müttefik ülkeden birinin diğerine yaptırımlar ve ambargo uygulaması kabul edilebilir değildir. Buna rağmen ABD 1963 yılından itibaren defalarca Türkiye'ye karşı yaptırım uygulamıştır. ABD'nin amacı bu yaptırımlarla Türkiye'ye bir maliyet ödetmekse, Türkiye'nin de ABD'ye ödeteceği maliyet yüksek olabilir. Türkiye'nin Washington ve Brüksel'e karşı uygulayacağı kozları vardır.
Kıbrıs'ta 1963 yılında Rumlar Türkleri adadan çıkarmak ve imha etmek ENOSİS gerçekleştirmek için Türklere ve Türk köylerine karşı saldırı başlattılar. Başlangıçta 90 Türk Köyü devamında 103 Türk Köyü Rumların saldırılarına maruz kalmış, Lefkoşe’de Türkler şehit edilmiştir. Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen 21 Aralık 1963 saldırılarında 364 Türk hayatını kaybetmiştir. Türkiye Rumların bu saldırılarını durdurmasını istemiş, saldırılar devam ederse adaya müdahale edeceğini açıklamıştır. Türkiye'nin baskı ve kararlılığı sayesinde Rumlar saldırılarını durdurmuştur ancak Rumlar 1964 yılının yaz başlangıcında tekrar Türklere saldırmaya başlamışlar; bunun üzerine 8 Ağustos 1964 günü Türkiye 30 savaş uçağı ile adaya müdahale etmiş ve Rumların saldırılarını önlemiştir.
Türkiye'nin adaya müdahalesini önlemek için ABD Başkanı Johnson, Başbakan İnönü'ye bir mektup yaz yazmıştır. Müttefiklik ruhuna aykırı olan bu mektup tarihe Johnson mektubu olarak geçmiştir. Türkiye Başbakanı İnönü de aynı şekilde cevap vermiş ve “Yeni bir düzen kurulur ve Türkiye de orada yerini alır” demiştik. Johnson’ın yazmış olduğu bu mektup Türkiye'nin uyanışının başlangıcı olmuştur.
- Zira o zaman Türkiye adaya çıkarma yapmaya kalksa çıkarma yapacak gemisi yoktu. Çıkarmanın yolcu gemileri ile nasıl yapılacağı komutanlar arasında tartışılıyordu.
- Yeterli hava indirme birliğimiz yoktu. Sadece bir hava indirme taburumuz vardı.
- Komando tugayımız yoktu.
- Uçar birlik yapacak yeterli helikopterimiz yoktu.
- Amfibi Deniz Piyade Tugayımız henüz mevcut değildi.
- Johnson’ın mektubundan sonra Türkiye kendi çıkarma gemilerini yaptı hava indirme taburu sayısını 3'e çıkardı. Havadan ikmal birliğini büyüttü. 3 taburlu Komando Tugayı’nı kurdu. Amfibi Deniz Piyade Tugayı’nı 3 tabura çıkardı. Helikopter sayısını artırdı. Pilot ve teknisyen sayısını yeterli seviyeye çıkardı. Komando paraşüt subay, astsubay, erbaş ve er sayısını artırarak tugayların personel mevcudunu %100 seviyeye çıkardı.
- Kara, deniz, hava birliklerimiz, müşterek çıkarma, hava indirme, havadan ikmal ve uçar birlik müşterek tatbikatlarını sık sık yaparak Kıbrıs Harekâtı’na hazırlandı. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda komando ve paraşüt kursu görmüş genç bir teğmen olarak Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı ile birlikte harekâta katıldım. Barış zamanında yaptığımız bu hazırlıklar sayesinde Kıbrıs Barış Harekâtı’nı en az zayiatla ve en kısa sürede yaptık.
Kıbrıs Barış harekatı'ndan sonra ABD Türkiye'ye Şubat 1974'te silah ambargosu uyguladı.
Ambargoya karşı Türkiye;
- 25 Temmuz 1975'te ABD ile Türkiye arasında 1969'da imzalanan işbirliği anlaşmasını yürürlükten kaldırdı.
- Türkiye'de bulunan tüm ABD üsleri Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolüne geçti.
- Neticesinde ABD 26 Eylül 1978'de ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından ambargoyu kaldırdı.
- ABD ambargosu ile birlikte Türkiye kendi silahlarını yaptı, yeni ve daha etkili hafif ve ağır silah ve mühimmat üretti, savunma sanayinin temelleri atıldı.
- Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildi.
30 Ocak 1996 Kardak Krizi
- Yunanlılar Aralık’ta Kardak Adası’na asker çıkardı.
- Adaya çıkan Yunan askerleri 31 Ocak 1996 tarihinde Kardak Adası'na çıkan SAT komandoları tarafından adadan çıkarıldı. Bu olaydan sonra ABD Türkiye’ye yeni bir engelleme uyguladı. ABD Türkiye'ye hibe ettiği İki firkateyn ve parasını ödediği bir firkateyni almak için deniz kuvvetlerinden 480 personel ABD'ye gitti. ABD Kardak krizini bahane ederek firkateynlerin teslimini geciktirdi. Bu gecikme Türkiye'ye 50 milyon dolara mal oldu.
ABD'nin yaptırım ve engellemeleri bugün de devam ediyor
- F-16'ların yenilenmesi
- Atak helikopterin motorları için ihracat lisansının verilmemesi.
- Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması
- PKK/YPG terör örgütüne yüzlerce tır silah mühimmat ve malzeme vermesi
- PKK/YPG terör örgütüne tahrip, sabotaj ve yeni nesil silah eğitimi vermesi.
- FETÖ'nün elebaşı olan FETÖ'yü Türkiye'ye teslim etmemesi
- Tarih 2020 - Savunma sanayine karşı yaptırım kararı alması
CAATSA Yasası
ABD'nin hasımları ile yaptırımlar yolu ile mücadele etme yasasıdır. Hasım ülke demek diğer bir ifade ile düşman ülke demektir.S-400 hava savunma silahıdır. ABD Türkiye'ye patriotları satmamıştır. S-400 almasından rahatsız olmasının sebebi Türkiye'yi hasım ülke olarak görmesidir. Türkiye taviz vermeden dik durmalıdır. Verilecek bir taviz başka bir tavizin de habercisi olacaktır.